30 Aralık 2013 Pazartesi

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi

Tuvalet eğitimi, çocuğun bir başkasına ihtiyaç duymadan kendi başına yapabileceği bir beceriyi kazanmasıdır. Bunun için sosyal gelişim açısından önemlidir. 18-36 ay arası tuvalet eğitimi için uygundur. Fakat unutulmamalıdır ki her çocuğun hazır olma yaşı farklıdır. Çocuğun vücudu hazır olmadan tuvalet eğitimi verilmeye çalışılırsa bu zaman kaybı ve hüsrandan başka bir şey olmaz. Bunun için doğru zamanı gözlemlemek önemlidir. Çocuğun hazır olduğunun farkına varmak için küçük belirtiler vardır. Örneğin; bezinin kuru olmasını istemesi, bezi değiştirildiğinde mutlu olması gibi.
             
                Genellikle bu yaş gruplarında benmerkezcilik ön planda olduğu için çocuk kendi kararlarını vermek ister. Ailelerden gelebilecek baskı ve tepkilerin çocuğun aklını karıştırıp, korkutacağı unutulmamalıdır. Tuvalet eğitimine başlama zamanı iyi seçilmelidir. Yeni bir kardeşin doğumu, hastalık, sıkıntı, yeni bir duruma alışma sürecine denk gelmemelidir. Tuvalet eğitimi sürecinde ortaya çıkacak sorunlardan dolayı çocuğa hiçbir zaman ceza verilmemeli ve onu rencide edecek sözler söylenmemelidir. Eğitimde çocuğa baskıcı yaklaşılmamalıdır. Çocukları rahatlatacak bir müzik dinletilebilir ya da tuvalete alışma ile ilgili kitaplar okunabilir. Çocuğun korku duyduğu gözlenirse eğitime kısa bir süre ara verilmelidir. Bu sürede çocuğa destek olunmalı ve sabır gösterilmelidir. Tuvalet eğitiminde geç kalınmışsa kabızlık ve idrar tutma gibi problemler ortaya çıkabilir. Yetişkin dönemlerinde de uzun süreli sorun haline gelebilir. Eğer baskıcı bir tutum sergilenirse yetişkin döneminde mükemmeliyetçi, her işi eksiksiz yapma, aşırı temizlik, saldırganlık gibi davranış eğilimleri ortaya çıkabilir. 
             

        Yapılan başarılarda çocuklar övülmelidir. Onlara mutlu olduğumuzu bazen küçük bir tebessüm veya sarılmayla ya da küçük ödüllerle gösterilmelidir. Arada oluşabilecek olumsuz durumlar hoş görülmelidir. Çocuğa kızılmamalı ve cezalandırılmamalıdır. O gibi durumlarda tepki vermemek en doğru yaklaşımdır. Bunlar hoş görülmeli ve aile bu dönemde çok sabırlı olmalıdır.




KAYNAKÇA
·         www.bebisler.com
·         www.psikonet.com
·         www.ailehekimligi.gov.tr


23 Aralık 2013 Pazartesi

Anaokulundaki bir çocuk verdikleri küçük bir konserden sonra 
"benim annem bile gelmedi ki" 
diyorsa bana evlat sevgisinden bahsetmeyin..


Mesleğin ne olursa olsun, işin ne kadar önemli olursa olsun
hiçbir şey çocuğundan önemli değildir!

21 Aralık 2013 Cumartesi

Çocuklarınızı televizyon önüne park etmeyin!


Do not park your children in front of television!

Çocuk Her Yerde Çocuktur...


Children are children everywhere...



15 Aralık 2013 Pazar

İnsanlar birbirinden farlık olabilir ancak eşit haklara sahiptir.



Geleceğin suçlusunu yetiştirmenin 8 altın kuralı: 

1. Küçükken daha, çocuğa ne isterse vermeye başla!
Ki herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın…

2. Fena sözler söylediğinde gül!
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın…

3. Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı öğretme sakın!
Bırak, on sekizine gelince kendisi karar versin…

4. Yerde bıraktığı her şeyi kaldır: kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını…Onun için her şeyi sen yap!
Ki sorumlulukları hep başkalarına yüklesin…

5. Onun önünde sık sık kavga et!
Ki bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın…

6. Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınma!
Ki Asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin…

7. Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getir!
Ki istediklerini her zaman elde etmeye şartlan sın…

8. Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında ol!
Ki hepsine karşı ön yargılarla davransın…

Üstün DÖKMEN

10 Aralık 2013 Salı

Çocuk ve Spor



ÇOCUĞUN SPORA BAŞLAMA YAŞI
Çocuğun Spora Başlama Yaşı: 4 yaş civarıdır. Çocuğun spora ve düzenli egzersizlere, özellikle cimnastik ve yüzme gibi sporlara en erken başlama yaşı 4 yaş civarıdır. Bu dönemde çocuk önce çevrenin farkına varmaya başlar, kıskançtır, olaylar arasındaki ilişkileri anlayamaz, büyüsel düşünce belirgindir, nedensellik, niyet gibi kavramlar gelişmektedir. Abartılı öyküler anlatır, abartılı davranışlar dener, hareketlilik ileri derecededir. Aşırı baskılı tutum istenmeyen davranışın sürmesine neden olur ve çok konuşur. Bu nedenle kontrolünü kazanabilmesi ve coşkusunu yaşayabilmesi için büyük oyun alanlarına gereksinimi vardır. Hareket etme isteğinin güçlü olması nedeniyle davranışlarında belirsizlikler bulunur ve atak davranışları zaman zaman sorunlara yol açabilir.
ÇOCUK 5 YAŞINA GELDİĞİNDE: Yön kavramı gelişir, desteklenmelidir.Bu dönemde çocuk çevresine uyum sağlamaya başlar. Kendisini biraz daha tanımaya başlar, tutarlılık ve kararlılık kavramlarını anlayarak bunlara gereksinim duyar. Ancak dünyası hala bulunduğu yer ve zamanla sınırlıdır. Evine, anne ve babasına bağlılığı ve bağımlılığı sürmektedir, buna karşılık çevresini de genişletmek ister. Yine bu dönemde yön kavramı gelişmeye başladığı için desteklenmelidir. Tutarlı davranışlar onu güvenli kılar, oyunsa en temel gereksinimidir. 5 yaş, spora başlamak için oldukça uygun bir dönemdir. Ancak bu dönemde çocuğun oyuna olan gereksinimi üst seviyelerde olduğu için oyun ağırlığı daha belirgin spor faaliyetleri seçilmelidir. Aşırı yorgunluk ve bitkinliğe neden olacak çalışmalar, bedensel gelişim kadar ruhsal ve zihinsel gelişimi de olumsuz etkileyecektir. Öğrenmeye en açık olunan 5 yaş döneminde tek yönlü yoğun uğraşlardan da kaçınmak gerekir çünkü, bu tür uğraşlar kişiliğin çarpık gelişmesine neden olabilir. Yoğun yarışmalarsa çocuğun dengesini bozar, gelişimini aksatır. Herkesin bir nedenle kazanacağı yarışma türleri destekleyici ve yüreklendirici olmaktadır. Bu yaşlardaki kırgınlıkların kalıntıları ileri yaşlara taşınır.
OKULA BAŞLARKEN: Sporun olumlu katkılarının en yoğun yaşandığı dönem Somut işlemler dönemi de başlar. Çocuğun cinsel kimliği oluştuğu için kendi cinsiyetinden arkadaşlarıyla bir arada bulunur. Bedensel ve ruhsal olarak dengeli bir dönemdedir. Sporun olumlu katkılarının en yoğun yaşandığı dönemdir bu nedenle de antrenör ve sporcular özdeşim nesnesi olmaya başlar. Yine bu dönemde somut yargılama olmadığı için dövüş sporlarının felsefesini kavramakta zorluk çekerler. Gruba ve arkadaşlara olan bağımlılık ağırlık kazanmaya başlar, farklı yeteneklerini sınama ve farklı uğraşlara kayma sık görülür. Bu bir tanıma sürecidir. Kendi fikirlerini sınama ve paylaşma yolunda büyük istek duyar, merak ve macera dürtüsü gelişir.
ERGENLİK YILLARI: Spor, bu dönem gençlerinin temel gereksinimlerine doyum sağlayacak önemli bir etkinlik alanıdır. Kendisini tanıma yolunda büyük istek duyduğu dönemlerdir. Bu dönemdeki hızlı bedensel, ruhsal ve zihinsel değişimlere uyum sağlamakta güçlük çeker. Bir gruba ait olma duygusu çok güçlüdür. Özdeşimi anne ve babası dışındaki tüm popüler kişi ve gruplar olabilir. İlgisi karşı cinste yoğunlaşır. Yoğun çelişki ve ikilemlerin yaşandığı bir dönemdir. Bunlar arasında, güven-güvensizlik, aşırı hareket-aşırı durgunluk, başarı-başarısızlık, bağımlılık-bağımsızlık, aşırı dikkat-aşırı dikkatsizlik, kırılganlı k-aldırmazlık, özverili-acımasızlık gibi kavramlar sayılabilir.
Spor, bu dönem gençlerinin temel gereksinimlerine doyum sağlayacak önemli bir etkinlik alanıdır. Kendisini, gücünü, yeteneklerini tanıyacak, sınayacak ve geliştirecektir. Yarışma, kazanma, kaybetme gibi konularda baş etme yolları arayacaktır. Bir gruba ait olma ve paylaşma duygularını yaşayabileceği sağlıklı bir ortam bulacak, sağlıklı özdeşim nesneleri bulma olasılığı artacaktır.


ERKEN YAŞTA SPORA BAŞLAMAK...
Sporun yararları ve gerekliliği konusunda önemli ölçüde fikir birliği sağlanmaktadır. Özellikle erken yaşlarda spora başlamanın getireceği alışkanlık, ileride yaşam boyu spora katılımın temellerini atacak, sağlıklı ve zinde bir organizma kazanılmasına yardımcı olacak, üretken ve mutlu bireyler olmayı sağlayacaktır. Öte yandan, erken yaşlarda katılımla ilgili olarak, bazı bilgilerin her kesim tarafından bilinmesi ve hatırlanması yararlı olacaktır. Özen gösterilmediğinde, yararlı olması hedeflenen uygulamalar, küçük yaştaki bireyleri hem bedensel hem de zihinsel olarak olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Her çocuğun fiziksel, ruhsal, zihinsel ve toplumsal gelişimi birbirinden farklıdır ancak, belli gelişim dönemleri, eğilimler ve belirli davranış kalıpları hemen her çocukta ortaktır. Çocuğun gelişme dönemleri birbirinden kesin sınırlarla ayrılmaz. Gökkuşağının renkleri gibi bir önceki dönemin özelliklerinin geçişleri ve izleri bir sonraki dönemde de kendisini gösterebilir. Bu dönemlerin özellikleri anne ve babalar, antrenör ve eğiticiler hatta çocukların kendileri tarafından bilindiğinde, hazırlanacak programlar daha başarılı ve sağlıklı olacaktır. Böylece katılım ve paylaşım artacaktır. Bu bağlamda spor, çocukluk ve ergenlik döneminde sağlıklı büyüme ve gelişmeyi destekler, çok yönlü gelişmeye olanak sağlar. Gelişim, özelliklerini bilen niteliklerinin olması, bu olanakların tüm gençlere ulaşabilir yaygınlıkta bulunması gerekmektedir. Hatalı yaklaşımlar en kırılgan dönemlerini yaşayan gençler için çok örseleyici yaşantılara neden olabilmektedir. Çocukluk ve ergenlik döneminde bedensel etkinliklere katılım büyüme ve gelişmeyi desteklemektedir. Her çocuğun günde en az bir saat kadar fiziksel olarak aktif olması gerekmektedir. Bu şekilde, kalp ve damar, hareket, solunum sistemi sorunları ile diyabet gibi daha ileri yaşlarda ortaya çıkma olasılığı olan hastalıklara yakalanma riskinin azaltılması mümkündür. Uygun ve bilinçli bir şekilde planlanmış fiziksel etkinlikler ve sporla bu sistemlerin işlevleri daha verimli düzeye getirilebilir.